ile temiz hava ve sağlıklı mekanlar...
Inovatif Alman teknolojisi!
NEGATİF İYONLARIN POZİTİF ETKİLERİ







Bir elektron, protondan 1.800 kat daha hafif oldu ğu için bazı şartlar sağlandığında atomdaki yörüngesinden koparılabilmektedir.

Bunların soluduğumuz havayla ilişkisi nedir?
Tüm maddeler gibi hava da, çeşitli atomlan ve onların oluşturduğu molekülleri içermektedir.
Yaklaşık % 78'i Azot, % 21'i Oksijen, % 19 de Su buharı , Karbondioksit ve diğer gazlardan oluşan atmosferdeki hava içinde , her 10 negatif iyona karşı ortalama 12 pozitif iyon bulunmaktadır.

Solunan hava ile akciğerlere oradan da kan dolaşımına geçen bu iyonlann yaşamımızda oldukça önemli rolleri bulunmaktadır. Negatif iyonlar, pozitif iyonlara göre daha hareketli ve aktif olup
"havanın vitaminleri" olarak da değerlendirilmektedirler.

Atmosferik çevre havasında bu iyonların konsantrasyonu sürekli değiştiği gibi, konsantrasyon, bölgelere göre de faklıdır.
Hava iyonları yaşamımızda ve tüm çevremizde yarattıkları aktivasyonlara göre de nitelendirilmekte, pozitif iyonlara, yaşantımızı ve çevremizi arzu etmediğimiz sonuçlara götüren aktivasyonları üstlendiği için - kötü adam - ; negatif iyonlara da, kötü adamı adım adım takip edip onu nötralize etmeyi ve de her olguda yararlı hizmetleri üstlendiği için - iyi adam - ifadeleri uygun görülmüştür.Her zaman çevre havasının temiz, negatif iyonlann bol bulunduğu Şelale yanları, dalgalı deniz kıyıları, akarsu kenarları, yeşilliği bol havası tertemiz yaylaları yaşadığımız yer yapamayacağımıza göre, kötü adamla yüz yüze olacağımızı bilmemiz gerekmektedir.


NEGATİF İYONLAR DOĞADA NASIL OLUŞUR?
Doğada negatif ve pozitif iyonlar havaya enerji transfer edilmesi durumunda oluşurlar. Uzaydan gelen kozmik ışınlar, güneşten dünyamıza ulaşan ultraviyole ışınlar, topraktan ve kayalardan çıkan doğal enerji yayılımi, bitkilerin fotosentezi, okyanustaki dalgalar, şelalelerden şiddetli bir şekilde dökülen dalgalar, yıldırım, yağmur ve bulutlarda oluşan sürtünme etkisi, fırtınalar ve rüzgarlar iyon oluşumunu sağlayan doğal etkenlerdir.

Birçok insan, fırtına öncesindeki atmosferi ağır ve basık olarak nitelendirir. Pozitif iyonların yoğun olduğu bu ortamda, özellikle astım hastaları rahatsızlık duymaktadırlar. Fırtınadan saatler öncesi birçok astım hastası hastanelere başvurarak şikayetlerini dile getirmektedirler. Fırtına kopmadan önce havada, bulutların etrafında güçlü bir elektrik alanı oluşur ve atmosfer yüksek oranda pozitif iyonla yüklenir. Yeryüzü negatif yüklü olduğundan bu pozitif yükleri kendine çeker. Böylece bulutlar ile yeryüzü arasında bir kısa devre (yıldırım) oluşur. Yani hava nötralize olur. Yıldırım ve yağmur atmosferdeki pozitif iyonların sayısını azaltırken negatif iyon üretilmesine neden olduğu için arkasında temiz bir hava bırakır. Bir yıldırım sonrası havanın fazelendiğini hissetmemiz, havanın negatif iyonlarla yüklendiğini gösterir. İnsanlar, fırtına ve kasırga sonrasında kendilerini rahat ve sağlıklı hissederler. Çünkü fırtına öncesi yüksek yoğunlukta bulunan pozitif iyonlar yerlerini negatif iyonlara bırakmış ve hava negatif olarak yüklenmiştir. Tabiat bizlere yüksek negatif iyon konsantrasyonlarının adeta yaşam mabetleri oluşturduğu yerler sunmaktadır. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi negatif iyon üretiminin çok çeşitli doğal yolları vardır. Atmosferin alt kısımlarındaki en önemli kaynak kayaların doğal enerjisidir. Kayalar tarafından üretilen gazlar havaya karıştığında iyon çiftleri üretir. Bununla birlikte, yer yüzeyi negatif yüklü olduğundan pozitif iyonlar manyetik olarak yüzeye çekilerek nötrlenir ve atmosfer havasında negatif iyon yoğunluğunda artış gerçekleşir. Dağlık bölgelerin ferahlatıcı ve nefes açıcı yapısının ve buralarda yaşayan insanların uzun ömürlü olmalarının nedenlerinden birisi de budur. Diğeri de; bitkilerin fotosentezle ürettiği negatif yüklü oksijendir. Şehirlerde yaşayanlar için kır ve orman havasının cazip olmasındaki sır da burada gizlidir. Böylece yeşil alanların ve parkların önemi de daha iyi anlaşılmaktadır.


Hızla akan suyun etkisiyle kendimize gelir, bir şelalenin düştü­ğü yerde bulunmaktan mutluluk duyar, kayalara çarpıp köpükler saçan dalgalarda saklı deniz giziyle huzur bulur, parklardaki su kaynaklarının etrafından ayrılamayız. Yoğun bir günden ya da uzun bir yolculuktan sonra aldığımız duş rahatlannamızı sağlar. Tüm bu mekanlar havada parçalanan su damlacıklarının sürtünmesi sonucu "L&İard Etkisi" ile üretilen negatif iyonlarla doludur.

Hareket eden suyun içindeki enerji de çok sayıda negatif iyon üretmektedir. Şelalelerde olduğu gibi sert bir yüzeye çarpan su moleküllerinden ayrılan elektronlar çevreye yayılırken, geride kalan pozitif yüklü su molekülleri zemin tarafından nötralize edilirler. Deniz kıyısında ve nehir kenarlarında, dalgaların kıyıdaki kayalara çarptığı yerlerde her zaman negatif iyon sayısı pozitif iyon sayısından çok daha fazladır. 

Stanford Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan ölçümler neticesinde Niagara Şelalesi çevresindeki negatif iyon sayısının 100.000 adet / cm3 değerinin üzerine çıktığı tespit edilmiştir. Bu değerler Niagara Şelalesi'ni dünyanın en büyük negatif iyon fabrikası pozisyonuna getirmektedir.

İnsanların sabahları almış oldukları duş ile güne zinde ve rahat başlayabilmelerinin sebebi de, duştan parçalanarak fışkıran suyun ürettiği "kendi üretimimiz" olan negatif iyon'lardır.
Keskin noktalı katı maddelere karşı esen rüzgardan da sürtünme sonucu negatif iyon üretilir (nard etki). Çam ormanları, özellikle rüzgarlı günlerde oldukça yüksek miktarlarda negatif iyon üretir. Bu yüzden termal kaynaklarla çam ormanlarını bünyesinde birleştiren tesisler her zaman insanlara çok daha cazip gelmiştir.




NEGATİF  İYONLARIN DOĞADAKİ DAĞILIMI NASILDIR?



































 
ŞELALE YANINDA
50.000 iyon/cm
3
DENİZ KENARINDA
10.000 iyon/cm
3
DAĞLARDA
8.000 iyon/cm
3
ORMANLARDA
4.000 iyon/cm
3
AKARSU KENARINDA
2.500 iyon/cm
3
ŞEHİR DIŞI AÇIK ALAN
2.000 iyon/cm
3
ŞEHİRLERDE
200 iyon/cm
3
OFİSLERDE
50 iyon/cm
3
MODERN KONUTLAR
20 iyon/cm
3
OTOMOBİLLERDE
14 iyon/cm
3
Normalde, hava kirleticilerin bulunmadığı bir yeryüzü bölgesinde 1 cm3 havada 1500 - 4000 iyon bulunmaktadır. Ancak, negatif iyonlar daha hareketli ve yerkürenin yüzeyi de negatif yüklü olduğundan, negatif iyonlar yüzeyden uzaklaştırılırken, pozitif iyonlar çekilirler.Bu nedenle; pozitif iyon/negatif iyon dengesi 12/10 olarak kabul görmektedir.
 
İnsanların kendilerini sağlıklı ve zinde hissedebilmeleri için bulundukları ortamda en az 2.000 adet / cm3 negatif iyon bulunmalıdır!
 
Fakat şehirleşmenin bir sonucu olarak, teknoloji ve endüstrinin gelişmesi ile büyük şehirlerde gün ortasında negatif iyon sayısı 100 - 200 adet / cm3'e düşerken kapalı ortamlarda 50 adet / cm3'ün de altına düşmektedir. Bilim adamlarının Zürih ve Münih'in şehir merkezlerinde güneşli bir günde öğle saatlerinde yapmış oldukları ölçümlerde 1 cm3'te yalnızca 20 adet iyona rastlanmıştır.

Tost makinesi, mikrodalga fırın, televizyon, ses sistemi gibi ev aletlerinin çoğu elektrik aksamlıdır. Tüm bu cihazlar konforumuza katkıda bulunurken manyetik alan ve pozitif iyon üretirler.
Bilgisayar, faks cihazı, fotokopi makinesi ve florasan lamba gibi elektrikli cihazların yanı sıra, ofislerdeki negatif iyon oranının düşük olmasında havalandırma kanallarının da etkisi vardır. Ayrıca kentsel oluşumlarda asfalt ve beton ile kapanmış toprak, havanın elektrik dengesini kuramamaktadır.
 
Tüm bu şartlardan dolayı şehirlerde yaşayan insanlar; doğal ve temiz havanın bulunduğu ortamlarda yaşayanlar gibi cm3'te 2000 negatif iyonlu sağlıklı havanın yerine, yaklaşık 100 negatif, 150 - 200 pozitif iyon içeren sağlıksız havayı solumak zorunda kalmaktadırlar.
 
Bir ya da daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş elektrik yüklü atom veya atom gruplarına iyon denilmektedir. Nötr durumda olan bir atom ya da molekülün elektron kaybetmesi ile oluşan elektrik yüklü parçacığa pozitif iyon, diğer adı ile katyon denilmektedir.Nötr durumdaki atom ya da molekülün elektron almasıyla oluşan elektrik yüklü parçacığa ise negatif iyon, diğer adı ile anyon denilmektedir.Bir atom, çekirdeğinde bulunan pozitif yüklü proton, yüksüz nötron ve çekirdek etrafında belli yörüngelerde dönen negatif yüklü elektronlardan oluşur. Aşağıda 8 elektronlu oksijen atomunun son yörüngesine, dışarıdan bir elektron alarak negatif yüklü oksijen iyonuna dönüşmesi örnek olarak gösterilmiştir.
NEGATİF İYONLAR NEDEN BU KADAR ÖNEMLI?
Negatif iyonların yararlı olduğu ilk kez 1932'de Dr.C.W.Hansell RCA laboratuvarlarındaki gözlemi ile dile getirildi.
Dr. Hansell'in "Elektrostatik Jeneratör"ünün yanında oturan çalışma arkadaşının davranış değişiklikleri dikkatini çekti ve onu gözlem altına aldı. Gözlemleri kendisini haklı çıkardı ve günümüze kadar reddedilemeyen tesbitini açıkladı. Arkadaşı cihazın negatif iyon ürettiği anlarda taşkın, coşkun, neşeli, pozitif iyon ürettiğinde ise; hırçın, aşırı titiz, kırıcı, çekilmez birisi oluyordu.

Dünyadaki tüm araştırmacılar Dr. Hansell'in tesbitini çok ilginç bularak araştırmalarına konu oluşturdu ve zaman içinde negatif iyonların yararlı etkileri ardı ardına yayımlanmaya başladı.B
ir yıl süreyle negatif iyon desteğinde çalışan bir grup anaokulu öğretmeni, öğrencilerinin konsantrasyonlarının daha iyi olduğunu, içinde yaşadıkları havaya ait hiçbir istenmeyen reaksiyonu gözlemlediklerini, hiperaktif çocukların daha sakin olduklarını, (Pazartesiler hariç) devamsızlığın azaldığını ve bizzat kendilerinin daha az yorgunluk hissettiklerini rapor ettiler.



Çevre havasındaki negatif iyonlar insan üzerinde nasıl pozitif etkiler yapar?
 
  • Derin sıkıntı, iç daralması (Anksiyete), sinir ve ruh bozukluğu (Nevroz) yakınmaları olan hastaları sakinleştirir.
  • İştahı açar, su ihtiyacını artım.
  • Seksüel davranışları uyarır.
  • Otomobillerde sürücüleri daha başarılı kılar.
  • Okulda mental fonksiyonları keskinleştirir, hata yapma oranını düşürür.
  • Alfa beyin dalgalarını uyarır, beyin dalgalarının amplitütünü artırır. Bunun anlamı da uyanıklık-saklıktır.
    Uykuyu düzenler, vücudu gevşetip huzur kazandırır.
    Doğal anti-depresan, sakinleştirici etkileri bulunmaktadır.
  • Fiziki performansı artırır.
  • Tüm vücut fonksiyonlarının daha verimli olmasına yardımcı olur. Çeşitli yollardan uyku bozukluklarının düzeltilmesine yardımcı olur.
  • Migren ve diğer ağrılarda yararlı etkisi görülür.
  • Vücudun C ve B vitaminlerinden yararlanmasını sağlar.
  • Soğuk algınlığı ve gribe karşı direnci artırır.
  • Alerjenlerden korur.
  • Bronşiyal asthma ataklarının daha hafif geçirilmesini sağlar. Atak aralıklarını uzatır.
  • Burun enfeksiyonlarına karşı koruyucudur.
  • Vücudun tabii (detoksifikanı) toksin yok edicisidir.
  • İmmün (bağışıklık) sistemini güçlendirir. Vücutta yüksek değere ulaşmış Serotonin ve Histamin'in yarattığı
  • rahatsızlıkları gidermede yardımcı olur.
  • Boğaz yanması, öksürük, mide bulantısı'nı gidermede yardımcı olur. Akciğer hava yollarını örten epitelyumdaki (cillia) titrek tüylerin en iyi
  • hizmeti vermesini sağlayarak solunumu rahatlatır. Akciğer kapasitelerini genişletir.
  •           Kan dolaşımını hızlandırır. Dokuların ihtiyacı olan maddelerin oralara daha kolay ulaşmasında yardımcı olur.
  • Hormon dengesizliğinde düzenleyici rol oynar.
  • Kan elektrolit dengesini sağlanmasında olumlu rol oynar.
  • En önemli özellikleri; çevre havasını kirleten hastalık etkenleri (bakteri-virüs-mantar-parazit vs.) polen, sigara dumanı, çeşitli tozlar (kurşun, asbest vs) çeşitli gazlardan temizlemek olup, bu özelliği ile; hücrelerin canlı kalabilmeleri için gereksinim duyduğu OKSİJENİ çevre havasından alıp, vücutta dolaşan kana vermek ve metabolizma sonucu oluşan KARBONDİOKSİTİ kandan alıp, çevre havasına atmak olan SOLUNUM SİSTEMİ`ne vermektedir.

Akciğerler kendisini nasıl temizler ?
Burundan alınan hava içindeki büyük partiküller burun içindeki kıllar arasından süzülür, ıslak zemine yapışır, tanıdığımız burun kirini oluşturur. Daha ince tozlar ve zararlı elemanları temizlemenin önemli kısmı burunun ve ağzın arka kısmından ince hava yollarına kadar uzanan hava kanallarının duvarını kaplayan ve titrek tüylü epitel olarak bilinen örtüde gerçekleşir. Titrek tüyler iki tabaka halindeki (su - zeytinyağı gibi) sıvı içinde ağız yönünde sürekli hareket eder adeta kürek çeker. Üstteki sıvı tabaka (yürüyen merdiven ya da hareketli bant misali) ağza doğru kaydırılarak gönderilir, yutağa ulaşınca da yutulur. Burundaki kıllar arasında kaçan toz ve zararlı elemanlar hareket halindeki sıvıya yapışır, akciğerin derinliklerine gitmesi önlenir. Bu arada, organizmanın koruyucu sistemi de sürekli görev başındadır.
Görüldüğü gibi bantı yürüten titrek tüylerin hareketini yavaşlatan ya da durduran, boylarını kısaltan ya da dökülmelerine neden olan etkenler (Sigara dumanı, kirli hava, uyuşturucular, alkol, bazı kimyevi spreyler v.$) zararlıların hava yollarından uzaklaştırılmasına mani olacak, havadan yakalanmış ancak uzaklaştırılamamış Kükürtdioksit'in (S0) uzun süreli zararlı etkisiyle KRONIK BRONŞİT, sigara dumanındaki zift-katranın uzun süreli etkisiyle BRONŞ KANSERİ oluşumu önlenemeyecektir.
Bu nedenle; titrek tüylerin görevini eksiksiz yerine getirmesine doğrudan katkıda bulunan ya da tüylere zarar verenlerin etkilerini önleyen faktörler sağlığa yararlı hizmetlerde bulunmuş olur. Bu faktörlerin en ön sırasında da negatif iyonlar yer almaktadır.

 
NEGATİF İYONLAR HAVAYI NASIL TEMİZLER?
Negatif iyonlar doğanın en güçlü hava temizleyici ajanlarındandır. Dünyada, soluduğumuz çevre havasını allerjen ve kirleticilerden arıtabilecek daha etkili bir güç bulunmamaktadır.Negatif iyonlar doğada oluşmaktadır ve en uygun düzeyde bulundukları çevre havası en temiz ve sağlıklı havadır.
Dağlarda ve şelale kenarlarında insanların kendilerini çok iyi hissettikleri bilinmektedir. Bunun o bölgelerdeki negatif yüklü iyonların fazlalılığından, yani havanın eksi yüklenmesinden kaynaklandığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Negatif yüklü iyonlar soluduğumuz kirli havayı temizler. Bu temiz hava, solunum ve kan dolaşımı ile dokulara ulaştırıldığında vücudumuzun fiziksel ve psikolojik olarak yenilenmesine güçlenmesine yardımcı olur.
Maalesef, günümüz ev ve binalarının yapı tekniği negatif iyonlara karşı geçirgen olmadığından, binaların içindeki çevre havasında bu etkilerini gösterememektedir.
Havada dolaşan bakteri, virüs, alerjen, küf, mantar, kötü koku, sigara dumanı, kir gibi tüm zararlı partiküller pozitif yüklüdürler. Eksi yüklü iyonlar havadaki bu zararlı partiküllere saldırarak onları çeker ve bir araya toplar. Büyüyen ve havada asılı kalamayacak kadar ağırlaşan bu zararlı partiküller zemine çökerek soluduğumuz havadan uzaklaştırılırlar.
lyonizeri çalıştırdıktan bir süre sonra çeşitli yüzeylerde gri renkte bir tabaka görülebilir ve bu lekeler bez ile silinebilir. Böylece yere çöken bu zararlılar tamamen ev ya da ofis ortamından arındırılabilirler. 
Geleneksel yöntemlerle, klima ya da fan yardımıyla, yahut havayı toz ya da su filtrelerinden geçirmekle, bakteri ve virüslerin tümünden kurtulmak mümkün olamaz. Filtrede biriken bakteriler daha hızlı üreyip kötü koku oluşumuna neden olurlar. Ayrıca uzun süre boyunca biriken bu bakteriler filtreden kaçarak havaya tekrar karışabilirler
Ayrıca bu iyonizasyon sırasında; bakteri, virüs gibi zararlı etkenlerin yapıtaşlarının bozulduğuna da dikkat çekmek isteriz.
NEGATİF  İYONLARIN İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ

1939'da üç Japon bilim adamı; S.Kimura, M.Ashiba ve L.Matushima gösterdi ki; ısı - nem ve karbondioksit dengesi sürdürülebildiği takdirde insanın konforu sağlanabilir. Ancak, iyon düzeyi düşerse kişilerde ter basması ve depresyon yakınmalan belirmektedir.

Kalp Damar Sistemine Etkileri
Yakınlarda, bir Sovyet bilim ekibi, değişik iyon ortamlarının kardiyovasküler fonksiyonlar, reaksiyon zamanı ve kan kimyası üzerindeki etkilerini incelemiş, tespit ve önerilerini şöyle belirtmişlerdir;
Uzay kapsülü gibi "Air conditioned" havalanmasına tabi tutulan kapalı kompartımanlarda negatif iyonların miktarında azalma olurken pozitif iyonlarınkinde bariz bir artma gözlenmektedir ve bu nitelikteki ortam içinde uzun süre bulunmak zararlı olacaktır. Bu ortamlarda negatif iyonlar "2000 ion/cm3" normallik düzeyine yükseltilmelidir.


Solunum Sistemine Etkileri
Solunum sistemi hastalığı bulunan sıçanlardan alınan deneysel sonuçlar, insanlar için düşünüldüğünde, fabrika ve ofislerde iyon düzeyi düşük havanın influenza'ya (grip), belki de diğer enfeksiyonlara karşı dirençte azalmaya neden olacağı beklenebilirdi.
Bu konuyla ilgili olarak yakın zamanlarda bir İsviçre bankasında gerçekleştirilen çalışmada; 309 gönüllü, 30 hafta süreyle yüksek negatif iyon / pozitif iyon oranına çıkarılmış ortamda çalışırlarken, 362 kişilik kontrol grubu ise aynı süre böyle bir işlem görmemiş ortamda çalıştı.
Test sürecinde, solunum hastalıklarından iş günü kaybı oranlaması iki grup arasında 1'e karşı 16 olup, bu inanılmaz bir farktı.


Yanık Tedavisindeki Katkılan
Kornblueh ve arkadaşları ; Hastaneye yatırdıkları yanıklı hastalarına günlük 1 - 1.5 saat, poliklinik hastalarına 25 - 30 dakika 10.000 iyon/cm3 düzeyinde yüksek konsantrasyonlu iyon tedavisi uyguladılar. Ağrı, huzursuzluk ve enfeksiyon oluşması azaldığı gibi iyileşme süresi de kısalmıştır. Bilim adamlarına göre bu sonuç, negatif iyonlann Serotonin hipotezi etkisi ile ilgili olabilirdi.
Kornblueh ve arkadaşlarının 1958'de Philadelphia General Northeastern Hastanesi'nde çeşitli derecelerde yanık sorunu olan 187 hasta üzerinde sistematik bir çalışma yürütmüştür. 49 kişilik kontrol grubu standart tedavi yöntemleriyle tedavi edilirken, diğer 138 hasta negatif iyon ile tedavi edildi. Negatif iyon grubunda sadece 59 hasta herhangi bir iyileşme belirtisi göstermezken, 79 hastanın çok daha hızlı bir şekilde iyileştiği tespit edilmiştir. Orantısal olarak, negatif iyonla tedavi edilen hastaların % 57.3'ü gelişme gösterirken kontrol grubunun (Standard tedavi) % 22.5'i iyileşme gösterdi. Ortaya çıkan çarpıcı sonuçlar karşısında araştırmacılar şaşkınlıklarını gizleyemediler. Deneyin başlamasında aktif bir rol oynayan Dr. Minehart; "Önceleri her şeyin bir büyü olduğunu sanıyordum, ama şimdi her şey gerçek ve devrim yaratacak önemde!" şeklinde ifadelerde bulunuyordu. Sonuçlar öyle etkileyici ve inandırıcıydı ki, hastane post-operatuar odalarının tümüne negatif iyonizatörler yerleştirdi.
Philadelphia çalışmasının diğer bir çarpıcı sonucu da, bronşit veya astım rahatsızlığı olan yanık hastalarının negatif iyonlarla tedavi edildikleri süreçte bu rahatsızlıklarından da kurtulduklarını ortaya koymuş olmasıdır. Bu sonuçlardan cesaret alan Kornblubh, Pennsylvania Hastanesi'nde solunum yolu rahatsızlığı olan hastalarla bir dizi deney gerçekleştirdi. Tedavi edilen hastaların yaklaşık % 63'ü, kısmi ya da tam iyileşme gösterdi. Bu sonuçlar Kornblueh'i negatif iyonları "Havanın Vitaminleri" olarak tanımlamaya itti.


Migren ve Diğer Ağrıları Hafifletici Etkisi
Yanıklı hastaların harap olmuş dokularında ve kanlarında (5-hydroxytryptamine) serotonin düzeyi yükselmekte ve serotoninin bazı örneklerde ağrı ile ilişkisi bulunduğu bilinmektedir.
Araştırıcılar laboratuvar hayvanlarına negatif iyon solutarak, serotoninin (fizyolojikman inaktif olan metaboliti) 5- hydroxyindolacetic acid'e (5-HIAA) dönüşümünü hızlandırdıklarını bildirdiler ve negatif iyonların ağrı dindirmekteki niteliğini bu reaksiyona bağladılar.
Birçok test ve çalışma negatif iyon tedavisinin serotonin hormonunun aşırı salınmasını engelleyerek migrenden kaynaklanan baş ağrılarını önlemeye yardımcı olduğu sonucunu çıkartmıştır. (Kreuger, 1957; Soyka, 1991; Sulman, 1974).


Surrey Üniversitesi tarafından Norwich Sendika Sigorta Grubu Merkez Ofisi'nde yapılan bir araştırmada, bilgisayar ve veri toplamadepartmanlarına sekiz negatif iyon üreten makine yerleştirilmiştir. Testten önce bir ay süreyle araştırma ekibi kişilerin şikayetlerini toplamıştır. Test süresince baş ağrısı gibi belirtilerde % 78 azalma görülmüştür.
Organizmaya Pek Çok Zararlı Etkileri Olan Serotonine Karşı Davranışı
Güçlü bir "nörohormon" olan serotoninin parçalanıp yok edilmesinin metabolik yolu monoamine oxidase (MAO) enzimi'nin etkisi altındadır. Bilim adamlarına göre; muhtemeldir ki, pozitif iyonlar MAO etkisini engelliyor ve serotonin parçalanamıyor, miktarı giderek artıyor, negatif iyonlar ise; MAO'ı aktive ediyor arzuladığımız sonucu sağlıyor.

Hava Yollarının Daralması ile Karakterize Solunum Sistemi Hastalıklarında Serotoninin Rolü
Smith ve Krueger tarafından gerçekleştirilen bir çalışmada; küçük hayvanlara pozitif iyon yüklü hava solutarak ve damar içi 5 -hydroxytryptamine vererek trakea ve bronşların duvarlarındaki düz kaslarda kasılma oluştuğunu ve bu yapıları daralttığını, negatif iyonların ise; genişlettiğini gösterdiler.

Bronşiyal Astım Hastalığına Etkileri
Palti ve arkadaşları, pozitif iyonla karşılaşan bronşiyal astımlı bebekte, solunum hızının ve hava yollarındaki daralmanın artığını, negatif iyon tedavisi ile başarılı sonuç alındığını bildirdiler.
Sıcak kuru karakteristik Sharav rüzgarına 1-2 gün önce maruz kalmış önemli bir oranda insanda uykusuzluk, huzursuzluk, gerginlik, migren, görme bozukluğu, ödem, çarpıntı, ön göğüste ağrı, solunum güçlüğü, yüz kızarması-ateş basması, ellerde titreme, üşüme-titreme, ishal, sık idrara çıkma, baş dönmesi vs. yakınmaları ile karakterize olan ve "Serotoninin hiper fonksiyon sendromu = Carsinoid Sendrom" olarak bilinen tablo ile hastalandıklarına dikkat çekildi.Bu görüş, Jerusalem'de Felix Sulman ve arkadaşlarının yoğun çalışmaları ile destek buluyordu.
Sovyet araştırıcı P.C.Boulatov son 35 yılda yüksek konsantrasyonlu negatif iyon ile tedavi ettiği 3000'in üzerinde bronşiyal astımlı hastalardan aldığı sonuçları özetleyerek; memnuniyet verici olduğunu belirtti.


Psikiyatrik Hastalara Etkisi
Bir grup psikiyatri hastası ile diğer bir hasta olmayan grupta yaptıkları çok sayıdaki çalışma sonunda Monaco ve Acker; negatif iyon tedavisinin psikiyatrik hastalarda parasempatik sinir sistemi aktivasyonunda artma, hasta olmayan grupta ise, sempatik sinir sistemi aktivasyonunda hafif artma oluşturduğunu açıkladılar. Kolombiya Üniversitesi'nin bir projesinde mevsimsel etkili depresyonlu 25 kişiden oluşturulan iki gruba bir ay boyunca her sabah yarım saat negatif iyon terapisi uygulanmıştır. Birinci gruba düşük seviyede negatif iyon, ikinci gruba yüksek seviyede negatif iyon verilmiştir. Mevsimsel etkili depresyona karşı yüksek seviyelerdeki negatif iyon tedavisinin bazı anti-depresan ilaçlar kadar etkili olduğu ve bu ilaçların yan etkilerini göstermediği gözlenmiştir.

Romatizmaya etkisi
Yediğimiz yiyeceklerden, soluduğumuz havadan ve içtiğimiz sudan vücudumuza geçen çeşitli zararlı maddeler kanımızı kirletirler  ve hücrelerimizde yıkımlara sebep olurlar. Eğer bu zararlı maddeler doğru zamanda idrar yolları ile vücuttan atılmazlarsa vücut sıvısının kirlenmesine bağlı olarak romatizma ya da kan toplanmaları meydana gelebilir.
Rusya'da akut romatizma iltihabı tedavisi 1940'11 yıllardan bu yana negatif iyon terapisi ile yapılır. Tchijewsky romatizma tedavisinde 10 oturumdan sonra tam iyileşme oranının % 20'lere; 25 terapiden sonra ise % 40'lara ulaştığını belirtmiştir.


Cinsellik Üzerindeki Etkisi
Fred Soyka gayet sessiz ve sakin bir satış müdürüne şirketin tüm odalarına negatif iyonizer yerleştirdikten sonra hayatında herhangi bir değişikliğin olup olmadığını sormuştu. Şaşırılacak bir şekilde müdür "En yararlı etki cinsel hayatımda meydana geldi ve eşim bundan çok memnun"şeklinde cevap vermişti. Odasındaki iyonizatör onu canlandırmıştı, bu yüzden arabası için de bir tane almaya karar verdi. Bir tane de yatak odasına koydu. Daha önceleri eve döndüğünde sadece yemek yemek ve televizyon seyretmek için dermanı kalan satış müdürü birden daha enerjik biri haline döndü. Cinsel hayatı ve eşiyle olan ilişkisi renklenmişti.
Bu konu ile ilgili yapılan bir diğer çalışmada da negatif iyon yüklü bir ortamda incelenen boğanın sperm sayısında artış gözlemlenmiştir. Başka bir çalışmada ise 4 günlük negatif iyon tedavisinden sonra erkek fare yüksek bir testiküler etkinlik göstermiş ve sperm üretimi ikiye katlanmıştır. Dişi farede ise negatif iyonlar yumurtalıkların daha düzenli çalışmasını ve menstrüel döngünün iyileşmesini sağlamıştır.
Çeşitli Doğu Avrupa ülkelerinde yeni doğan üniteleri iyonize edilir ve bebeklerine bakmakta zorlanan annelere negatif iyon tedavisi uygulanır. Süt üretiminde zorluk çeken annelere uygulanan negatif iyon tedavisi olumlu sonuçlar vermiştir.


Bilişsel Performansa ve Öğrenmeye Etkisi
Beyin hücrelerinin eksi yüklü iyonlara karşı çok hassas oldukları düşünülmektedir. Bu da sinir sisteminin çalışmasını etkilemektedir. Yapılan deneylerin sonuçlarına göre eksi yüklü iyonların hafızayı güçlendirme ve tazeleme gibi sonuçlar doğurduğu gözlenmiştir.
Negatif iyonların dikkat ve öğrenme üzerindeki etkileri de araştırılmıştır. Bu alandaki tüm çalışmalar negatif iyonların yorgunluğu önlediği ve konsantrasyon ve reaksiyon süresini iyileştirdiğini ortaya koymuştur. Çalışmalar aynı zamanda negatif iyon terapilerinin özellikle anksiyete sorunu olanlar ve problemli çocuklar için stresli ortamlarda etkileyici sonuçlar ortaya koyduğunu kanıtlamıştır. Pozitif iyonlardan etkilenen kişiler arasında problemli çocuklar zengin negatif iyon tedavisinden en çok faydalanan grup olmuştur. Negatif iyonların bilişsel performans üzerindeki etkilerini test etmek üzere düzenlenen başka bir çalışmada bayan ve erkek denekler (lisans öğrencileri) kullanılmıştır. İlk deneyde denekler düşük, orta veya yüksek iyon ortamlarında üç farklı iş üzerinde (düzeltme, hafıza süresi, kelime bulma) çalıştırıldılar.
Sonuçlar erkeklerin düzeltme ve hafıza süresi etkinliklerinde orta iyon düzeyinde başarılı ancak yüksek iyon düzeyinde vasat olduklarını göstermiştir. İkinci deneyde, bu ilk deneyin sonuçlarını genişletmek amacıyla bayan ve erkek denekler, düşük, orta veya yüksek seviyede iyon içeren ortamlarda iki yeni etkinlikte (harf kopyalama, karar verme) daha görev aldılar. Her iki grupta da iyon seviyesi arttıkça harf kopyalama başarısı da arttı. Karar vermeye ilişkin olarak erkek katılımcıların orta iyon düzeyinde ilk olarak tercih edilmiş seçenekleri seçmede daha başarılı oldukları ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak negatif iyonların bilişsel etkinliklerde de kaydadeğer etkilerinin olduğu ortaya çıkmıştır.
Kudüs'te bulunan Hebrew Universitesi'nin Parmakoloji Uygulamaları Departmanı Başkanı Dr. Sulman 1969 yılında iki grup oluşturdu. Bu gruplardan birini düşük dozda negatif iyon içeren bir odaya diğerini ise yüksek dozda negatif iyon içeren odaya yerleştirdi. Her iki odadaki denekler kelime, şekil ve sembol testlerine maruz bırakıldı. Test aralarında denekler odalarını değiştirdiler. Negatif iyon yönünden zengin olan odada bulunan denekler her zaman önemli ölçüde daha fazla doğru cevap verdi. Ayrıca negatif iyon yönünden zengin olan ortamdaki denekler elektroensefalogram cihazı üzerinde beyin tarafından yayımlanan yavaş ve daha güçlü Alfa dalgası ritimleri gösterdi.
Alfa dalgası ritimleri beynin aktifliğini ve sağlığını ölçmede kullanılır. Yavaş ve güçlü Alfa dalgaları sağlıklı, sakin ve uyanık bir beyni işaret eder. Düşük seviyede negatif iyon ihtiva eden odadaki denekler düşük test performansları ile mantıksız cevaplar vermişlerdir.
1997-1998 öğretim döneminin sonunda yetkililer Toronto bölgesindeki okullardan iki tanesinin diğer okullardan daha az öğretmen ve öğrenci devamsızlığı kaydettiğini belirledi. Bu okullarda başarı grafiği de büyük artış göstermişti. Yetkililer bu başarı ve iyileşme grafiğinin nedenlerini araştırmaya başladıklarında karşılarında öğretim yılı başında okulun tüm sınıflarına yerleştirilen ikişer adet negatif iyonizeri buldu. 1998-1999
öğretim yılında komisyon tüm okullara iyonizer koyma kararı aldı.
Güney Afrika'daki "The Standard Bank"ın bodrum katındaki veri işleme bölümünde çalışan yaklaşık 90 operatör, çalıştıkları bu bodrum katında, bilgisayar ve diğer elektronik cihazlar kullanarak günlük 200 milyon dolarlık işlem gerçekleştiriyordu. Gerginlik ve stres o kadar yoğun ve yaygındı ki yöneticiler çözümü negatif iyonizatör yerleştirmede buldu. 2 yıl sonra bir banka temsilcisi operatörler arasındaki hata oranının % 2.5'ten % 0.5'e gerilediğini kaydederek iş veriminin oldukça arttığını belirtmiştir. Johannesburg'daki başka bankalar da "The Standart Bank"' taklit ederek bilgi işlem departmanı odalarında benzer yüksek sonuçlara erişmiştir.


Fiziksel Performansa Etkisi
Rus bilim adamlarının negatif iyonlar ile fiziksel performans arasındaki ilişki üzerine yaptıkları olimpik atletlerin performans testinde, tesislerde eğitilen ve yüksek negatif iyon konsantrasyonu olan yerlerde kalan grupların performansında daha büyük ilerleme olduğu ortaya çıkmıştır.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra A. A. Minkh adlı Rus araştırmacı yüksek performansa sahip olimpik atletlerle çeşitli deneyler yürüttü. 40 atletin saniyede bir defa olmak üzere 3-5 kg arasında ağırlık kaldırmaları istendi.
Denekler yorulduklarında birinci gruba yüksek oranda negatif iyon takviyesi yapılırken ikinci gruba hem pozitif hem de negatif iyon verildi. Üçüncü grup ise normal ortam havasında dinlenmeye bırakıldı. Negatif iyon alan grup dinlenmesini tamamlayan ilk grup olurken hem pozitif hem de negatif iyon verilen grup ikinci ve herhangi bir yöntem uygulanmadan doğal ortamda bırakılan grup ise üçüncü olmuştur. Sonuç olarak negatif iyonların eşliğinde dinlenmeye çekilen atletler enerjik oldukları eski hallerine daha hızlı dönmüşlerdir.

Diğer bir deneyde atletlerin yoruluncaya dek 180 adım / dakika hızla bir platform üzerinde koşmaları istenmiştir. İlk grup negatif iyonla zenginleştirilmiş bir ortamda bu görevi tamamlarken, ikinci grup normal ortamda çalışmıştır. Başlangıçta iki grupta aynı performansı göstermiştir. Fakat bir ay sonra negatif iyon yönünden zengin ortamda çalışan atletler dayanıklıklarını % 38 oranında artırmışlardır. Kontrol grubu ise sadece % 7'lik bir performans artışı göstermiştir.
Ayrıca deneklerin görsel uyaranlara karşı reaksiyon süresi de ölçülmüştür. Carroll atletlerin yarışın başladığını bildiren ses sinyallerine karşı reaksiyon sürelerini ölçmüştür. 3 saatlik negatif iyon takviyesinden sonra atletlerin ortalama reaksiyon süresi %10 bir gelişmeyle 72 milisaniyeden 65 milisaniyeye gerilemiştir. Bu değişim büyük seviyede olmamasına rağmen atletizmde 1 saniyenin 1 saat kadar değerli olduğunu düşündüğümüzde teşkil ettiği önem ortaya çıkmaktadır.
Hawkins bu atletlerin görsel ve işitsel uyaranlara karşı reaksiyon sürelerini ölçmüştür. Görsel tepki süresinin normal havada 188, pozitif iyonlu havada 165 ve negatif iyon yönünden zengin havada 158 milisaniye olduğunu tespit etmiştir.
İngiltere Surrey Üniversitesinden L.H. Hawkins ve T. Barker, iyonizerlerin insanların psikomotor performansları üzerindeki etkilerini araştırnnışlardır. Araştırmacılar 45 kişiyi pozitif iyonlu, negatif iyonlu ve normal atmosferdeki havalı ortamlara yerleştirmişlerdir. Deneklere hangi havayı teneffüs ettikleri ya da ne tür bir teste maruz bırakıldıklarına dair herhangi bir bilgi vermemişlerdir. Hawkins ve Barker daha sonra deneklerin ses ve ışık uyarılarına verdikleri tepkileri ölçmüşlerdir. Ayrıca denekler el ile yapılan çeşitli basit testlere de maruz bırakılmışlardır. El ile yapılan bu basit performans testlerinde en başarılı olan grup negatif iyonlu ortama yerleştirilen grup olmuştur. Deney sonuçları açıkça göstermiştir ki negatif iyonların bolca bulunduğu ortamlar insanların pskiomotor performans­larını artırmaktadır.
L. H. Hawkins tarafından yapılan diğer çalışmalarda da negatif iyon verilen odalarda çalışanların daha yüksek performanslara imza attığı gözlemlenirken, iyonizersiz normal oda koşullarında çalışanların standart performans değerlerinin üzerine çıkamadıkları gözlemlenmiştir. Aynı çalışmaya göre kadınların erkeklere oranla iyonlara daha duyarlı oldukları, yüksek nemlilik ve sıcaklığın negatif iyonların yararlarını törpülediği ortaya çıkmıştır.
Eksi yüklü iyonlar vücudun güç ve dayanıklılığı gibi unsurlara da katkıda bulunmaktadır. Örneğin soğuğa dayanıklılık, cildin ısıya karşı olan hassasiyetinin azalması, hastalık ve enfeksiyonlara karşı vücut direncini artması v.b. gibi.


İnsan Vücudunda Oluşan Statik Elektriğe Etkisi
İnsan vücudu hareket ederken elektron kaybedip artı yükle yüklendiğinden dolayı, dışarıdan negatif iyon alarak, taşıdığı artı yükü nötürleştirme ihtiyacı duyar.
İnsanların statik elektrik yüklenmesi; yürüme esnasındaki sürtünmelerden, çalıştıkları masadan, giyip çıkardıkları elbiselerden vb. gibi çeştili biçimlerde olabilir. Örneğin bir insan, halı üzerinde yürürken yaklaşık 35.000V, plastik çanta taşırken 20.000 V, kumaş bir iskemlede otururken 18.000 V, vinyleks bir zemin üzerinde yürürken 12.000 V, plastik dosya kullanırken 7.000 V, masada çalışırken 6.000 V elektrostatik enerjiyle yüklenir.
Günümüzde kullanılan sentetik malzemeler statik elektrik yüklenmesine büyük katkıda bulunurlar. Sentetik halılara ayak bastığımızda ayaklarımızın yarattığı sürtünmeyle statik elektrik yükleniriz. Aerosol mobilya cilaları gibi işlenmemiş sentetik maddeden imal edilen elbiseler de statik elektrik üretir.
Ortamdaki nem oranı arttıkça statik enerji miktarı azalmaktadır. Örneğin % 10-20 oranında nem ihtiva eden bir ortamda halı üzerinde yürüdüğümüzde 35.000 V'luk bir yük oluşurken ortamdaki nem oranı % 70-80' lere çıktığında yüklenme 1500 V seviyelerine kadar düşmektedir.
İnsanların yüklendiği statik elektrik hem sağlıklarına hem de kullanmış oldukları elektronik cihazlara zarar verir. Bu durum, sinirsel rahatsızlığın yanı sıra çeşitli riskler de doğurabilir, düşmeye ya da yaralanmaya sebep olacak kas gerilmelerine yol açabilir.
Bu etkiler dışında, hassas bir çok insanda gözlemlenen rahatsızlıklar meydana gelebilmektedir. İlk başta önemsenmeyen, uzun vadede ciddi rahatsızlıklara sebep olabilen bu rahatsızlıklar başlangıçta, migren, baş dönmesi, konsantrasyon kaybı, uyuma güçlüğü, nefes alma güçlüğü ve bunların sonucunda dikkat dağılımı, sürekli yorgunluk hissi, sinir sisteminin olumsuz yönde etkilendiği için sürekli sinirlilik ve asabiyet meydana gelir.
Zeminden izole edilen arabalar hareket ettiklerinde kaportaları boyunca yayılan havanın neden olduğu sürtünme sebebiyle pozitif elektrik toplarlar ve aracınızdan inerken kapınıza dokunduğunuzda sizin üzerinizden bir boşalma olur. Yakıt ve patlayıcı taşıyan askeri araçların ve tankerlerin arkalarında görmüş olduğunuz yere sürtünen zincir, bu tür tehlikeli durumları ortadan kaldırmak için yapılan topraklamadan başka birşey değildir.
Evinizde, ofisinizde ya da aracınızda bulunduracağınız bir negatif iyon üreteci bedeninizin polarizasyon dengesini düzenleyerek metal bir kapıya ya da başka bir insana dokunduğunuzda çarpılma (deşarj) durumunu ortadan kaldıracaktır.
SOLUDUĞUMUZ HAVANIN SAĞLIĞIMIZLA İLİŞKİSİ NEDİR?

Binlerce yıldır canlılar açık alanlarda yaşamlarını sürdürmüşlerdir. 21. Yüzyılın başlarında ise insan uygarlığının gelişmesi ile beraber ekolojik dengenin bozulması, soluduğumuz havanın kalitesinin bozulmasına yol açmıştır.

Orman, dağ, şelale ve deniz kıyısı gibi yerlerde hava temiz olduğu için insan kendini çok daha iyi hisseder. Sakin nefes alınır, yorgunluk çabuk atılır, derin ve rahat uyunur, beyin fonksiyonları olumlu etkilenir. insanoğlu büyük şehirlerde hava kirliliğinin sağlığını ne kadar kötü etkilediğinin farkında değildir. Yine de dünyanın her yerinde insanlar doğal içgüdüleri uyarınca en yüksek negatif iyon konsantrasyonuna sahip bölgelerde tatillerini geçirmeyi tercih etmektedirler.


18. Yüzyılda Saussure Şelalesi yakınlarında yaşayan insanların daha sağlıklı ve uzun yaşadıkları gözlemlenmiştir. Termal kaynaklar, solunum yolları hastalıkları ya da yüksek tansiyonu olan kişiler için kurtuluş vasıtası olmuştur. Daha önceleri termal kaynakların sunduğu faydaların sularındaki minerallerden kaynaklandığı düşünülüyordu. Bundan böyle, su kaynakları ve havuzlar tarafından üretilen yüksek miktardaki negatif iyonlar da faydalı etkenler arasında yerini almış bulunmaktadır.

Yeni çağın başlamasıyla insanlar barınmak için evler yapmaya, bir kaç nesilden beri de günlük hayatında sentetik malzemeler kullanmaya başlamışlardır. Neredeyse tüm inşaat malzemeleri ve günlük hayatın gerektirdiği araç ve gereçler zararlı yaşam koşullarını oluşturmak­tadır. Günümüzde, insanların büyük bir bölümü devamlı negatif iyon eksikliği içinde yaşamak durumundadır. Şehir hayatı sürdüren insanların tüme yakını bu nedenle yorgunluk, uykusuzluk ve baş ağrılarından şikâyetçidir.

Hayatı, % 90 kapalı, 5 kez daha kirli ve yaklaşık 10 kez daha toksik olan mekkılarda yaşamanın sonucu olarak, merkezi sinir sistemi hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları ve bağışıklığın zayıflaması gibi kronik hastalıklar sıklık kazanmaktadır. Şehir ortamında hapsolmuş tüm insanların ortak rahatsızlıkları olan alerji, nefes darlığı, uykusuzluk, zihinsel yorgunluk, stres, depresyon, gibi hastalıkların (sorunların) nedenini, bundan yıllar önce ünlü fizik uzmanı Prof. Dr. Jacques Breton, annesinin astım hastalığına çözüm ararken bulmuştur. Ona göre havadaki pozitif iyonların olumsuz etkileri tüm dertlerin temelini oluşturuyordu. Breton göre; kapalı ve klimalı ortamlar, sentetik giysi ve mobilya döşemeleri, elektromanyetik aletler, dev televizyon ve bilgisayar ekranları, video, telefon santralleri, faks, fotokopi makineleri ve florasan lambalar pozitif iyonları yaratan başlıca kaynaklardı.


Pozitif iyonların bol olduğu hava; rutin baş ağrısı, burun tıkanıklığı, burun kaşıntısı, boğaz kuruluğu, baş dönmesi ve uykusuzluğa neden olmaktadır.
Bilindiği gibi; bilgisayar ve televizyonlar çalışırken, ekranların etrafında pozitif yük potansiyeli oluşur ve bu oluşum havadaki negatif iyonları yok ederek, odalarımızda televizyon ve bilgisayar ekranlarının önünde negatif iyon sayısının sıfıra kadar düşmesine neden olur. Sonucunda da ; Sinirlilik, baş ağrısı, yorgunluk, gözlerde ağrı ve yanma, vücut ısısının yükselmesi vb. belirtileriyle "Ekran Hastalığı" literatürde yerini almakta...
Sağlıklı ve temiz hava herkesin hakkı!
Türkiye'nin her yerinden
0850 441 88 01
www.siegmund.com.tr
Siegmund Temiz Hava Teknolojileri San.Tic.Ltd.Şti.
Aydınevler Mah. Sorgun Bulv. No:14/8   07600 Manavgat-Antalya / TÜRKİYE